AIT

AIT Nedir? AIT’ in anlamı (Audiotory İntegration Traning) İşitsel Algı Antremanı olup bir frekans çalışmasıdır. İşitsel Algı ve İşitsel İşleme güçlüğü çeken bireylerle çalışan DR. Berard’ın eseri olup bugün dünyaya 500 civarında aktif uygulayıcıları bulunmaktadır.

AIT’ in anlamı (Audiotory İntegration Traning) İşitsel Algı Antremanı olup bir frekans çalışmasıdır. İşitsel Algı ve İşitsel İşleme güçlüğü çeken bireylerle çalışan DR. Berard’ın eseri olup bugün dünyaya 500 civarında aktif uygulayıcıları bulunmaktadır.

1960 yıllarında iki metot görüyoruz. Bir ilke imza atan Tomatis ve Berard Metotları bugün işitsel algı alanındaki frekans çalışmalarının temelidir. Bazıları Tomatis Metoduna dayanırken, bazıları da Berard Metodu esaslarına dayanmıştır. AIT Institut, Fstait ve Modülaris, Berard Metoduna dayalı yöntemlerdir.

Bugün Dünya’daki tüm işitsel algı yöntemleri 1960’larda ortaya çıkan TOMATIS veya BERARDAIT Metodunu esas almıştır.  Bir kısmı yeni cihazlar yaratarak bir kısmı da teknolojije uygun olarak gelişmişlerdir.

AIT uygulamalarında, işitme organı olan kulak ve işlenmiş müzik, bir vasıtadır. Uygulamanın iyi işitme veya işitme fonksiyonu ile ilgisi yoktur. Uygulamanın amacı öğrenme olabilmesi için en gerekli olan algının yani işitsel algılamanın ve dolayısıyla işitsel işlemenin iyi olmasıdır. Çünkü işitsel olarak algıladığımız şekilde yorumlar ve konuşuruz. Algı kulakta başlar. Kulağa ulaşan seslerin/frekansların değerlendirilmesi ne kadar temiz olursa, zihin de bu bilgileri o kadar kolay tasnif eder, yerleştirir ve hatırlar. Başlangıçta her ne kadar Dr. Berard kendi işitme azlığına çare bulmak için araştırmalara girmiş olsa da ulaştığı sonuç; işitsel algının  ve buna bağlı olarak da öğrenme, konsantrasyon, odaklanma gibi hayati önem taşıyan konularda ilerleme kaydettiğini görmüş olması nedeniyle bugün BerardAIT kendini dünyaya kabul ettirmiş bir yöntem olmuştur.

Berard Metodu ilk olarak EERS (Ears Education Retraing System) cihazını kullanmıştır. Daha sonra Audıokinetron cihazı ve sonra Earducator cihazına geçilmiştir. 2023′ ten bu yana ise AIM (Audiotory Integration Modulator) cihazı kullanılmaktadır.

BERARD ve AIT hakkında

Berard Metodunun nasıl etki ettiğine ve etkiyi nasıl oluşturduğuna dair bazı araştırmacılar tarafından bugün ileri sürülen tezlere bakarsak kulak, burun ve boğaz doktoru Guy Berard’ın daha 1960 yıllarında zaten bu düşünce ve tezleri kitabında açıkladığını görüyoruz. Bu konuda öngörülü olarak 1960’larda yaptığı klinik çalışmaları sırasında bugün üniversitelerde araştırılan ve bilimde kabul edilen hipotezini kurdu. Her türlü başarılarımız çevremizdeki sesleri algılamamıza bağlıdır. Aynı zamanda Berard, sağ kulağın algıdaki rolünü vurguladı.

1967 de Doreen Kimura’nın sağ kulak üzerine yaptığı araştırmalar sonucunda ulaştığı fikir de aynı olduğundan Berard’ı destekliyordu. REA (Right Ear Advantage=Sağ Kulak Tercihi) SAĞ KULAK KONUŞMADAKİ ÇABUK ALGILAMAYI SAĞLADIĞINDAN ÖĞRENMEDE EN ÖNEMLİ UNSURDUR! Kimura Doreen (1967), “Functional Asymmetry of the Brain in Dichotic Listening,” Cortex, 3, 163-178/

Daha sonraları bu konudaki çalışmaları görüyoruz.

Bunlardan bazıları:1989, Jensen och Johansen /”Unilateral sensorineural hearing loss in children and auditory performance with respect to right/left ear differences”,Br J Audiol. 1989 Aug;23(3):207-13./ Açıklamalarında algıda sağ kulağını kullanma alışkanlığı olan çocuklar, sol kulağını kullananlara göre okulda çok daha başarılı olduklarını yazmaktadır. Ayrıca sol kulak alışkanlıklı algıyı kullanan çocuklar konuşmaların ve çevreden duyulan seslerden rahatsız olup dikkatlerinin dağıldığını da yazmaktadır.

2004 yılında Sinninger & Cone-Wesson çok önemli bir görüş öne sürdüler: ”Asymmetric cochlear processing mimics hemispheric specialization”,Science. 2004 Sep 10;305(5690):1581/ 3000 bebek üzerinde işitsel testlerle yapılan araştırmada sağ kulağın özel görevinin konuşma dili olduğu idi. Sol kulak ise tonlar üzerineydi. Aynı zamanda bu özellik daha önceleri zannedilen beyinde oluşması yerine doğrudan kulakta oluştuğu özelliğiydi.

Kimuras’ın REA hakkındaki tezi, 5 yıl sonra projeye alındı ve doğrudan çocuklarla bilimsel olarak 3 proje olarak çalışıldı. Tommasi & Marzoli /”Side biases in humans (Homo sapiens): three ecological studies on hemispheric asymmetries”,Naturwissenschaften, 2009; DOI: 10.1007/s00114-009-0571-4/.Bu araştırmada sağ kulaktan alınan verimin fazlalığı görülürken, sol zihne en kısa yoldan gitmenin yararının konuşma ve dil hızını artırması yanı sıra işitsel algıyı da hızlandırdığı için çocuklar ebeveyinlerin ilk söyleyişlerinde işitmeyi bilinçli dinlemeye döndürdüler.

Öğrenme güçlüğü ile işitsel algı arasındaki bağı Berard çok önceleri keşfetmişti. Daha bu yıl, 2013 Nina Kraus /”J. Hornickel, N. Kraus. Unstable Representation of Sound: A Biological Marker of Dyslexia”,Journal of Neuroscience, 2013; 33 (8): 3500 DOI: 10.1523/JNEUROSCI.4205-12.2013/ Nina Kraus öğrenme ile zihnin seslerin şifresini çözmesi arasında bağ olduğunu yazmıştır.

Peki bu durumda ne yapılabilir? Berard daha 1960’larda işitsel algıya dayalı bir program geliştirdi.

Hayes EA, Warrier CM, Nicol TG, Zecker SG, Kraus N /Neural plasticity following auditory training in children with learning problems/ 2003 yılında ‘öğrenme güçlüğü yaşayan çocukların işitsel algı eğitiminden sonraki nöronesnekliği’ projelerinden çıkan sonuca göre: Öğrenme güçlüğü olan çocukların işitsel eğitim amaçlı kullandıkları bilgisayar programları sonucuna göre bu çocuklarda fonemin (konuşma sesinin) nöron şifresindeki esnekliğin arttığını ve böylece olumsuz davranışların olumluya döndüğünü görmüşlerdir.

Nadine Gaab 2007  yılında, okuma-yazma güçlüğü olan (disleksi) çocuklarla ve konuşma için gerekli olan hızlı algılamanın eksikliğinde bu durumun işitsel algıyla en iyi duruma getirilebileceğini ifade etti. ‘Sound Training Rewires Dyslexic Children’s Brains  /http://www.sciencedaily.com/releases/2007/10/071030114055.htm/

Nina Kraus, 2013 yılındaki çalışmalarında zihnin şifre çözümünde aynı sonuca ulaştı. ”J. Hornickel, N. Kraus. Unstable Representation of Sound: A Biological Marker of Dyslexia”,Journal of Neuroscience, 2013; 33 (8): 3500 DOI: İşitsel Algı Eğitimi ile fonem de daha iyi bir konuma geliyordu. 10.1523/JNEUROSCI.4205-12.2013/ 

1960’lı yıllarda  Berard keşfettiği ve kurduğu işitsel algı yönteminin aynı zamanda etkin bir işitsel algı etkisi olabilmesi için gerekli olan bir noktaya işaret etti.  Zihnin sürprizle karşılaşması gerekiyordu. AIT uygulamasından geçen kişinin bu sürpriz değişikliliği ile zihinde yeni yollar mümkün olabiliyordu. Böylece ailelerin üzerinde özellikle durduğu, istenen davranışların ortaya çıkması da mümkün olabiliyordu.

Josef Rauschecker 2012 yılında şunu gösterdi: /http://m.npr.org/news/Science/164101652/ motor hareketleri düzenleyen bölgeler (MR ile) yeni, ilk kez karşılaştığı müziği dinleyenlerde sürpriz etkisi ile büyük bir oranda etkilenmişti. Tanıdığı, bildiği müziği dinleyen kişilerde ise motor hareketlerde bir değişikliğe rastlanmamıştı.